İki insan arasındaki mesafe çoğu kez aşılması en zor mesafedir ve hayat koca bir yanlış anlamadan ibaret.Gözlerini dört açmak bir işe yaramaz, her seferinde yanlış kişiyi görüyorsun.O halde biraz gözlerini kapatıp hayal kurmayı denemelisin.Dağın arkasındaki suyu hayal etmeden dağı delemezsin.
Üstelik o senden onun için bir dağı delmeni de istememişti.O sadece orada durup ona bakmanı ve onu görmeni istemişti.Şaşı olman bizim suçumuz değil Daniel Bannier!İçindekinin dışarı çıkması için demek Hamburg’dan İstanbul’a kadar yol alman gerekiyormuş.Eh, temmuz da yola çıkmak için en iyi zaman ve bu hikayeyi bütün çocukluk yazlarını Hamburg-İstanbul seferlerinde geçirmiş Fatih Akın’dan daha iyi anlatacak birini bulamazdın doğrusu!Şanslı adamsın!
Karında,yürekte…Ama her zaman temmuzda değil.Zaman ne yalancı kavram.Dünya üzerinde geçen sürecimizi önce yıllara bölüyoruz,sonra aylara.Bunlardan birine de temmuz diyoruz işte.Aşık olmak için temmuzu beklemeye ne gerek var?Hem sen güneşi de hep yanlış yerlerde arıyorsun.Evet,sanırım sana biraz kızgınım Daniel.Ama seni seviyorum,gerçekten.Ama rica ederim güneşi başka yerlerde aramaya da bir son ver.Zira güneş dediğin Juli’nin yüzüdür.Ve bu hikayede her şey güneşe endekslidir.Parmağındaki yüzükten yüzünü Juli’ye dönmeni sağlayan Leo’ya kadar.Ah Leo!Ehliyetim olaydı yollara düşüp kamyon şoförü olmuştum şimdiye senin yüzünden!Bu yollar senin gibi romantik bir kamyoncuya bir daha rastlamadı!Juli’nin ‘Keşke’ diye bağıran bakışı ve Leo’nun bir aşıktan bir ağabeye terfisi.Bir göz kırpış neleri değiştiriyor öyle!Ve ‘aslanlık’ payesi yer değiştiriveriyor birdenbire. Bir kadının elini tutuvermek öyle basit şey değil.Silkelenin,kendinize gelin beyler!Bu hayatta her şey hak edilmiş olmalı.Özellikle de bir kadının eli…
"Blue Moon! You saw me standing alone.Without a dream in my heart! Without a love of my own!” Daldan dala mı atlıyorum?Afedersiniz.Ama ben ne yaptığımın farkında mıyım sanıyorsunuz?Ben sadece orada öylece dikiliyorum,tek başıma.Kalbimde tek bir hayal olmaksızın.Ya da kendinden ibaret bir aşkım.Sonra sırt üstü yatıyorduk.Tavanda yıldızlar vardı.Tavan gökyüzüydü sanki.Hayatın kendisinden derin derin nefesler çekiyorduk.Her şey çok havalıydı.Sonra yavaşça yerden yükseldik,havada süzülüyorduk.Ve "Blue moooooonnn!You saw me standing aloneeee!"
Uyandığında yanında yoktu. Kim bilir nerede! İşler karıştı sonra. Araya birtakım başka insanlar giriverdi. Güneş elden gidiverdi. Gerisini pek hatırlamıyorum. Sanırım kafam da iyiydi biraz. Ama tek hatırladığım o yoktu. Sonra tekrar buldular birbirlerini. Evet,hep böyle olur filmlerde. Ve sadece kötü kalpli adamlar hak eder arabalarının çalınmasını. Yok yok. Biz bir şey çalmadık. Bizimkisi nehre uçmuştu.(Sen de ne biçim fizik öğretmenisin yahu!) Biz de sizinkini ödünç (ç)aldık. Hepsi bu. Ondan evvel bir kamyonumuz da oldu bir süre ama onu filmin yönetmenine düğün hediyesi vermek zorunda kaldık. Çünkü "No pasaport! No Romania!’"
Karışık mı oldu? Eehh, bu yola benimle beraber çıksaydınız bu kadar kafanız karışmazdı. Ama hayat da karışık bu ara. Hele kafam! Neyse bu konulara hiç girmeyelim. Ama sabır diye bir şey varmış,onu deneyimliyoruz bu ara. Bu sabır süt gibi bir şey. An geliyor, taşıveriyor. Süt yanığı başka şeye benzemez, fena can yakıyor. Bir sabah uyanıyorsun, o çoktan gitmiş oluyor. Hem karşımıza çıkan her araba da İstanbul’a doğru gitmiyor olabilir. Evet,bir sabah uyanırsın ve köprünün altında bekleyeceğin kadın değişmiştir. Yanında duran kadına ulaşmak için artık gerçekten de kilometrelerce yol tepmen gerekir. Hayat tesadüfleri seviyor. Hayat kendini seviyor .Hayat tesadüf,evet. Ah yine nasıl da bildin,seni hınzır(!)
O köprünün altına vardığında sen bir başkasıdır artık.Aman boş ver,biz bu halini daha çok sevdik zaten.Hem artık hak edilmiş cümlelerin de var.Ne demiştik?Her şey hak edilmiş olacak.O halde buyurun efendim, güneş
köprünün altında sizi bekliyor:
‘'Aşkım, kilometrelerce yol kat ettim, nehirleri geçip, dağları aştım. Hüsrana uğradım ve ızdırap çektim. Nefsime karşı koydum ve güneşi takip ettim. Böylece senin önünde duruyorum ve sana seni seviyorum diyorum.”




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder