6 Mart 2014 Perşembe

Büyümeyi Bırakmak

Büyümek acıtır mı?Benim için bu sorunun cevabı her zaman ‘evet’ oldu.Üstelik hem fiziksel,hem ruhsal olarak.Çocukluktan ergenliğe geçtiğim o dönemlerde sürekli olarak bacaklarım ağrırdı.Üstüne üstlük katlanılması zor,şiddetli ağrılardı bunlar.’Kemiklerin uzuyordur.’ derdi annem.Büyüdükçe,sevdiğim ve inandığım insanlar birer birer kopup giderken benden,hep çok canım yandı.’Ruhum uzuyordur.’ dedim kendi kendime.(Nitekim şimdilerde ruhumun boyu 3-4 metreyi aşmış olmalı.)

Büyümek yaş almakla olan bir şey değil,bunu zaten biliyoruz.Ama büyümek için bir zaman hayatta tek başına kalmak gerekiyormuş,bu yaz bunu öğrendim.Nitekim Mathilda’nın büyüme yolculuğu da böyle başlıyor.Ama o da her çocuk gibi büyümeyi gururuna yediremiyor.Bu yüzden Mathilda büyümüyor,sadece yaşlanıyor.Bense büyümeyi bırakıp gerçekten de yaşlanmaya başlamam gereken bir yaşta bulunuyorum.Ama bir türlü çocukluğumdan vazgeçemiyordum,bu yaza kadar.Bu yaz evimde tek başımayım.Kendim için yemek pişiriyorum,bulaşıklarımı yıkıyorum ve gömleklerimi ütülüyorum.Daha da ötesinde kendime dair kararlar veriyorum;hangi sütü satın alacağımdan ya da hangi ayakkabıyı giyeceğimden öte kararlar.Hayatıma dair kararlar…


Kendin olmak neden bu kadar zor?Kendin olmak midemde geçmek bilmez bir ağrı gibi.Yemek borumu zorlayan bir dürtü…Sürekli bir savaş hali;çevrendekilerle ve kendinle.Sürekli bir kanıtlama çabası;inançlarını,umutlarını,çabalarını.Kimse inanmayacak size,hazırlıklı olun.Bu bir var olma savaşı.Oyun başlasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder