Closer.Hemen peşine bir noktayı hak eden bir filmdir,evet.İlişkiler ve çelişkiler üzerine seyrettiğim en güzel filmlerden biri.(Gerçi ilk izlediğimde hastaydım biraz.Sonlara doğru sızıp kalmışım kanepede ama hep o antibiyotikler yüzünden!)Sonrasında o kadar çok izlendi ki bu film yanımda yöremde,replikleri ezberlenir oldu.Bir tiyatro oyunundan uyarlama olduğu için mi bilmem,hakikaten de damıtılmış replikleri var bu filmin.Ama nedense benim en sevdiklerim hep Alice’in(Natalie Portman) ağzından dökülür.O kısacık,kıpkırmızı saçlarıyla ekranın içinden size doğru yürürken gözlerinizi alamazsınız ondan.Kimse farkında değildir sanki.Tam gözünüzün içine bakar o sıra.Sonra birdenbire dağılır her şey.Her yanınız kararır.Ve gözlerinizi açtığınızda "Hello stranger!".Aşk tam böyle bir şeydir.Araba kazası gibi…Aşk bir arabanın altında kalmışken bir yabancıya gülümseme isteğidir.

New York’lu genç ateş kızı kendine benzetir,soğutur ve donuklaştırır Londra.Bilinmez sırf bu yüzden mi,parıltısını da yitirir yabancının gözünde.Bir anda üstelik.Her şey birdenbire oluverir.Bu yüzden sarsıcıdır zaten.Bir anda havaya fırlayan kalbinizin mermere çakılıvermesi gibidir.Hem kalp neye benzer zaten,biliyor musunuz?Kanlı bir yumruğa…Dün sizinle olan bugün hakiki bir yabancıdır artık.Bundan gayrı yapılabilecek tek şey bu anı bir fotoğraf karesinde ölümsüzleştirmektir.Öyle de olur zaten.Ancak çıkıp gidivermek de kolay değildir öyle.Önce yere düşen kalbinizi bulup cebinize koymanız gerekir.Onun cebinizdeki kalbin tozunu üfleyip onu yerine geri koyacağı inancı vazgeçilmesi zor bir inançtır.Ama…Ama…Ama…Nerede aşk?Göremiyorum.Dokunamıyorum.Hissedemiyorum.Duyamıyorum.Evet bazı sözler duyuyorum ama,bunlar senin boş lafların.Şu halde bu kalbi kediler yesin daha iyi!

Alice dört kişi içinde en saf,en yumuşak ve en ‘incinen’dir her zaman.Anna olanca soğukluğu ve alttan alta ilerleyen kendini beğenmişliği ile ‘Senden daha iyiyim.’ mesajı verir Alice’e her daim.Larry ile Dan arasında mekik dokurken aslında var olan her şeyi ister.Bütün iyi şeyleri hak edendir Anna.Güzeldir,zekidir,entellektüeldir.Erkekler her daim yanıp tutuşmaktadır onun için.Ama ah!Ne yapsa,ne etse de Alice kadar gerçek olamaz hiçbir zaman.Üstüne üstlük Alice bile koca bir yalanken…Ve kendi bir yalanın içinde durur ama yalanlarla mutlu olamazken…Yalanlarla mutlu olamayınca kız doğrulara sığınır.Ama tümüyle yalan olan bir dünyada doğrulara kim inanır?
Alice Ayris bu yüzden terk eder yabancıyı.Gerçeklerin en acısıyla belki ama,yalanlarla mutlu olabilecek biri olamadığı için…Terk eder hikayeyi.Sebebi basittir.Yalanlar üzerine inşa edilen dünyada aşka yer yoktur.
" I dont love you anymore.Good bye."
(Artık sevmiyorum seni.Hoşçakal.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder