İnci Gibi Dişler'de gördüğümüz birçok ögeyle bu romanda da karşılaşıyoruz. Köken bu ögelerin başını çekiyor. Bilindiği üzere Zadie Smith Jamaika'lı bir anne ile İngiliz bir babanın çocuğu. Siyah kadınla beyaz adamın evliliği İnci Gibi Dişler'e Archie ile Clara'nın evliliği ile yansırken Güzelliğe Dair'de Howard - Kiki çifti karşımıza çıkıyor. Zadie Smith'in siyah kadınları ve beyaz adamları fiziken de birbirine benziyor: Siyah kadınlar her zaman iri ve sağlam yapılıyken beyaz adamlar dünyaya kırılgan gözlüklerinin ardından bakıyor. Her iki kadın da yönetici ve buyurgan, eşleri üzerindeki etkileri ilk bakışta seziliyor. Bu tanımlamalar Zadie Smith'in köklerine bakışı ve içinde büyüdüğü aile hakkında bir fikir edinmemizi sağlıyor.
Göze çarpan bir diğer benzerlik de biçime dair: Her iki aile de iki aile etrafında şekilleniyor ve her iki hikayede de olayların akışına etki eden üçüncü bir aile var. İnci Gibi Dişler'de temel hikaye Jones ve İkbal aileleri arasında şekillenirken hikayeye sonradan dahil olan Chalfens'lerle üçgen tamamlanıyor. Güzelliğe Dair'de de hikaye Belsey'ler ve Kipps'ler arasındaki çekişme üzerinden ilerlerken Claire - Erksin çifti (özellikle Claire) hikayeyi çetrefil hale getiriyor. Ayrıca İkbal'ler ve Chalfens'ler arasındaki inanç-akıl ikileminin bir benzeri Belseyer ve Kipps'ler arasında da yaşanıyor.
Smith'in takip ettiği bir diğer tema da yabancı bir ülkede bulunma hali ve dindarlık. Bu iki temayı da siyahi Kipps ailesi üzerinden görüyoruz. Romanda dindar Kipps ailesi İngiltere'den Amerika'ya göçüyor ve ailenin babası Monty Kipps Boston'ın akademik ortamına dahil oluyor. Böylece romanın temel mekanı Boston'da bir kolej haline geliyor. Bu da ister istemez romanı yazmasının hemen öncesinde Harvard Üniversitesi'nde Radcliffe Institute For Advanced Study Fellow’a katılan Zadie Smith’in içinde bulunduğu ortamı romanına yansıttığını düşündürüyor. Smith'in romanında yansıttığı tipik bir kolej ortamı olmakla birlikte çizdiği akademisyen tipleri üzerinden burjuva ahlakını eleştiriyor.
Kitabın temel konusu olan güzellik kavramına gelecek olursak; bence Zadie Smith birçok konuya değinmeye çalışırken ana konusunu yitiriyor. Yazarın güzellik kavramını birçok farklı boyutuyla ele almaya çalıştığı belli. Howard Besley ve Monty Kipps'in Rembrandt konusunda uzman olmaları güzellik kavramının Rembrandt ve çağdaşlarının estetik algısı üzerinden değerlendirileceği beklentisini doğuruyor ancak 554 sayfa boyunca Howard Belsey'in verdiği birkaç ders dışında Rembrandt'a çok çok az değiniliyor. Bu derslerde dikkat çekilen birkaç öğrenci karakterin romanın geri kalanında ortadan kaybolması da cabası. Sanatsal açıdan (ve resim sanatı özelinde) güzellik kavramı daha çok Kiki Belsey ve Carlene Kipps'in sohbetlerinde göze çarpıyor.
Yazar romanın bir kısmında edebiyatta güzel olanın peşine düşüyor ve Carl karakterini ortaya atıyor. Carl Spoken Word denen bir çeşit şiir-performans ustası. Öykünün bir yerinde üçgenin son köşesi şair- akademisyen Claire'in ilgisini çekerek onun şiir sınıfına katılıyor ve romanın temelindeki akademik çevreye dahil oluyor. Romanın belli bir kısmında Carl'ın şiirlerinin yarattığı sanatsal değer ile estetik algı değerlendiriliyor ve şiir ile rap müziği kıyaslanıyor. Ancak hikayenin ilerleyen kısmında Carl'in şair tarafı yok ediliyor ve Carl genç kadınları birbirine düşüren ve insanların iç yüzünü ortaya çıkaran bir erkek olmaktan öteye gidemiyor.
Yazarın güzelliği ele aldığı noktalardan biri de fiziksel güzellik. Victoria Kipps romanın başından itibaren dillere destan bir güzellikle salınıyor sayfalar arasında. Öyle ki Victoria'nın güzelliği erkeklerde bir çaresizlik duygusu yaratmaya kadar uzanıyor, adeta dizginleri ele geçiriveriyor. Victoria'nın görünürdeki karşıtı . Howard-Kiki Belsey'in kızı Zora iken güzellik anlamında asıl karşılığı Kiki Belsey. Zira Victoria genel anlamda güzelliğin tüm ögelerine sahipken Kiki yıllar içinde formunu yitirmiş vücuduna rağmen kendine has bir güzelliği koruyor. Victoria'nın görünürdeki rakibesi Zora ise ortalama güzellikteki tüm kadınların yapacağını yapıyor ve Victoria'yla olan mücadelesini kendi güçlü alanına çekiyor; akademik başarıya. Ancak hayattakine benzer biçimde Victoria'nın fiziki güzelliği erkeklerde şehveti tetiklerken (ki bu noktada American Beauty'yi çağrıştırmıyor değil.) Zora'nın çabaları olsa olsa arkadaşlığı doğurabiliyor.
Ancak yine de son sayfaya geldiğinizde 'güzelliğe dair' bir roman okuduğunuz hissine kapılmıyorsunuz.. Her adımda dallanıp budaklanan ve dağılan hikayeyi takip etmek oldukça güç. Ayrıca hikaye yer yer büyük sıçrayışlar yapıyor ancak okuyucuyu bu sıçrayışlara hazırlamakta yetersiz kalıyor. Karakterler kendilerini bir anda bambaşka durumlarda bulabiliyorlar ve okuyucu bu durumlara nasıl gelindiğini anlamakta güçlük çekiyor. Ayrıca karakter yaratma konusunda elini bol tutan Smith karakterlerini boyutlandırma konusunda zayıf kalıyor. Romanda en iyi boyutlandırılan karakterler; Kiki, Howard, Zora ve ( romanda epey az yer tutmasına rağmen) Carlene Kipps. Carl da başlangıçta ilginç bir portre çizerken sonlara doğru prototipleşmekten kurtulamıyor. Benzer şekilde Claire de umut vaad ediyor ancak onu da bir yerde yitiriyor ve bir daha bulamıyoruz. Belsey ailesinin oğulları Jerome (romanda çok zayıf bir yere sahip) ve Levi ile Monty Kipps ise tahmin edilebilir tipler çiziyorlar. Monty Kipps'in romanda yapılan burjuva ahlakı eleştirisi gereği daha iyi boyutlandırılmış olması gerektiği dikkat çekiyor. Viktoria Kipps ise başlı başına bir vak'a. Roman boyu Viktoria ile ilgili bir kanı oturtmak mümkün değil. Bu sayılanların dışında daha bir çok karakter bir görünüp bir kayboluyor ve birçoğu okuyucuda beklenti yaratıp sonrasında bu beklentiyi karşılamıyor.
Sonuç olarak elimizde birçok konuya değinmeye çalışırken hepsinde bir şekilde yarım kalan ve kucağımıza bir yumak bırakıp kaçan bir roman var. Birçok açıdan İnci Gibi Dişler'e benzer, ancak genel olarak bütünlük duygusundan uzak ve okuyucuda bir tamamlanmışlık duygusu yaratamıyor. Yine de Zadie Smith'in bu romanı kaleme aldığı sıralarda henüz otuz yaşında olduğunu unutmamak ve Zadie Smith'i takip etmekten vazgeçmemek gerek.
Sevgiler,
E.
Güzelliğe Dair
Yazar. Zadie Smith
Çevirmen: Berna Kılınçer
Everest Yayınları
554 Sayfa



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder